https://www.turkiye.gov.tr https://www.facebook.com/Tekirdağ Fotoğrafları https://twitter.com/tekirdagsehri/ https://plus.google.com/+TEK%C4%B0RDA%C4%9E%C5%9EEHR%C4%B0 http://tekirdagsehri.wordpress.com/ http://www.flickr.com/tekirdagresimleri http://www.youtube.com/tekirdagsehri http://www.belgeselizle.com/

NAMIK KEMAL


NAMIK KEMAL
(d. 21 Aralık 1840, Tekirdağ, ö. 2 Aralık 1888, Sakız Adası)
Asıl adı Mehmet Kemal olan yazar 21 Aralık 1840'da Tekirdağ'da doğdu. Babası II. Abdülhamit döneminde müneccimbaşılık yapmış Yenişehirli Mustafa Asım Bey'di. Küçük yaşta annesi Fatma Zehra Hanım'ı kaybetmesi üzerine dedesi Ratib bin Osman'nın yanında büyüdü. Dedesinin kaymakam ve vali olmasından dolayı Anadolu'nun ve Rumeli'nin çeşitli şehir ve kasabalarını dolaştı ve özel eğitim ile Arapça ve Farsça dersleri aldı. Dedesiyle 12 yaşında Kars'a, bir yıl sonra da Sofya'ya giden Namık Kemal, 18 yaşına gelince İstanbul'a yerleşti. İlk şiirleri de bu dönemde yazmaya başladı.

1858 yılında İstanbul'a gelmesiyle Tasavvufa merak saldı. Divan Edebiyatı geleneğini devam ettiren şiirler yazdı. Yakınlık kurduğu Leskofçalı Galib Bey ile Divan Edebiyatı ile ilgili sohbetlere katıldı. Edebiyat dilinde Galib Bey'den etkilenen Namık Kemal, Divan tarzı şiirlerinin oluşmasında etkili oldu. 1861 yılında Galib Bey'in başkanlığında kurulan "Encümen-i Şuara"da yer aldı. Ardından 1862 yılında Tercüme Odası'na Katip olarak girmesiyle batı etkisindeki kişilerle tanıştı.

Tercüme Odası'nda 4 yıl çalıştığı sürece dönemin önemli düşünür ve sanatçılarıyla tanışma fırsatı buldu. 1865 yılında kurulan daha sonra "Genç Osmanlılar" adını alan İttifak-ı Hamiyet isimli derneğe üye oldu. Bu gizli derneğin basın kolu olan Tesvir-i Efkar adlı gazetede Yeni Osmanlılar lehine yazılar yazdı. Agah Efendi ile Tercüman-ı Ahval gazetesinin kurucularından olan İbrahim Şinasi, Sultan Abdülaziz'e düzenlenen suikast girişiminin düzenleyicileri arasında olmasından dolayı 1865 yılında gazeteyi Namık Kemal'e bırakarak Paris'e kaçtı. Bu olay Namık Kemal'in gazeteciliğin yanında siyasete de girmesine neden oldu.

Gazetenin hükümet aleyhine yazdığı yazılar nedeniyle 1867 yılında kapatılmasıyla İstanbul'dan uzaklaşması için Erzurum'a vali muavini olarak atandı. Yeni görev yerine gitmeyi reddetmesi üzerine Mustafa Fazıl Paşa'nın yardımıyla Ziya Paşa ile birlikte Paris'e kaçtı. Aynı dönem Ali Suavi ve Ziya Paşa'nın da bulunduğu Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin kurucuları arasına girdi. Paris'te Osmanlı hükümeti'ne karşı yürüttükleri propagandalar ile Millet Meclisi'nin kurulmasını ve Meşrutiyet idaresinin getirilmesini amaçlıyorlardı.

Yeni Osmanlılar Cemiyeti'nin fikirlerin yaymak amacıyla çıkardığı "Muhbir" gazetesinde çalıştı. Ali Suavi ile görüşlerinin ayrılması üzerine kısa bir süre sonra Mustafa Fazıl Paşa'nın yardımıyla Londra'ya geçerek Ziya Paşa ile birlikte 1868 yılında "Hürriyet" isimli gazeteyi çıkardı. Bu gazetedeki yazılarında da siyasi muhalefete devam etti.

Avrupa'da yeterince destek görmemesi üzerine Sadrazam Ali Paşa ile birlikte 1870 yılında İstanbul'a döndü ve Mutasarrıf olarak Gelibolu'ya gönderildi. Kısa zamanda azledilmesiyle İstanbul'a dönerek "İbret" isimli gazetenin başına geçti. Yazıları yüzünden gazete kapatılınca tiyatro ile ilgilenmeye başladı. Güllü Agop'un Gedikpaşa'daki tiyatrosunda 1 Nisan 1873'te ünlü oyunu "Vatan Yahut Silistre" oynandı. Daha oyunun ilk gecesinden siyasi içeriği yüzünden tepkileri üzerine çekti.

Oyunun tepkileri üzerine Kıbrıs'ta Magosa'ya sürüldü. Otuz sekiz ay süren dönem, onun çalışmalarının en verimli zamanı oldu. Çıktığında 5 piyes ve ilk romanı "İntibah" hazırdı.

1876 yılında V. Murat'ın tahta çıkması ile serbest kalarak İstanbul'a döndü. İstanbul'a dönüşünden sonra halk tarafından destek görmeye başladı ve bu durum karşısında tahta geçen II. Abdülhamit, Namık Kemal'i önce Şura-yı Devlet üyesi sonra da Kanun-i Esasi'nin hazırlanmasında oluşturulan komisyona atadı.

1877 yılında Osmanlı-Rus Savaşı'nın başlaması üzerine II. Abdülhamit, Meclis-i Mebusanı kapattı. Birçok mebus ile birlikte tutuklanarak Midilli Adası'na sürgüne gönderildi. 1879 yılında Midilli Mutasarrıfı oldu. 1884 yılında Rodos Mutasarrıflığı, 1887'de ise aynı görevle Sakız Adası'na gönderildi. 2 Aralık 1888'de Sakız Adası'nda hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine Bolayır'a defnedildi.

Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde yaşayan Namık Kemal, kurtuluş çaresi olarak Tanzimat felsefesini uygun buluyordu. Şinasi, Ziya Paşa gibi yazarlarla beraber bu görüşün savunucusu oldu. Fransızca öğrenmesi ve dönemin önemli gazetecilerinden Şinasi ile tanışması hayatının dönüm noktası oldu. Fransız İhtilali'nden sonra ortaya çıkan düşünce akımlarından etkilenerek, edebiyat, siyaset ve sosyal alandaki yeni fikirlerin Türk Kültürüne girmesini sağladı. Gazeteci ve politikacı kişiliği ile öne çıkan Namık Kemal, devrimci yapısıyla kendinden sonra gelen yazarlara ve düşünürlere yok açmıştır. Edebiyatını propaganda aracı olarak kullanmıştır.

Edebiyat tarzı olarak Fransız Edebiyatı'nın etkisinde kalırken, edebiyat dili olarak Divan Edebiyatı'ndan uzaklaşmamıştır. "Sanat halk içindir" görüşünü savunan Namık Kemal, şiirin yanı sıra biyografi, tiyatro, roman, tarih ve makale türünde eserler vermiştir.

ESERLERİ :

Oyun
Vatan Yahut Silistre (1873)
Zavallı Çocuk (1873)
Akif Bey (1874)
Celaleddin Harzemşah (1885)
Kara Bela (1908)
Gülnihal

Roman
İntibah (1876, yeni harflerle 1944)
Cezmi (1880, yeni harflerle 1963)

Eleştiri
Tahrib-i Harabat (1885)
Takip (1885)
Renan Müdafaanamesi (1908)
Namık Kemal'in Mektupları (1972)

Hiç yorum yok: